Facebook Adder
  ADSL nedir?
 

HER YÖNÜYLE ADSL

Tüm yönleriyle ADSL
Ülkemizde İnternet’in son kullanıcıya ulaşması 1996-97 yıllarında gerçekleşti. Bürokrasinin duyarsızlığı ve bilgisizliği, alt yapı eksikliği, sermaye yetersizliği… Ne derseniz deyin İnternet’le buluşmamız hayli geç oldu, geç olsun ama güç olmasın diye bir atasözümüz vardır, ama bizde işler hem geç hem de güç bela yürüyor çoğu zaman.

Son kullanıcıya sunulan ilk bağlantı seçeneği, telefon hatları üzerinden modem ile dial-up bağlantı şeklindeydi. Zaman içinde İnternet’e bağlantı seçeneklerimiz çeşitlendi, ancak belki de en uygun seçenek olan ADSL oldukça geç ve zahmetli bir şekilde kullanıma sunuldu. Bugün itibariyle gerek Türk Telekom gerekse özel sektör ADSL hizmeti vermeye başladı, önümüzdeki dönemde hem hizmet kalitesi, hem de fiyatlar açısından daha güzel gelişmeler bekleyebiliriz.

ADSL binlerce kişinin tercih ettiği bağlantı türü olunca, bu teknoloji hakkında kapsamlı bir yazı hazırlamak gereği ortaya çıktı. Karşınızda oldukça kapsamlı bir ADSL yazısı var, ister ADSL almayı düşünüyor olun, ister halihazırda kullanıyor olun bu yazıda faydalı bir şeyler bulacağınıza inanıyorum.

İsterseniz, ADSL’i anlatmaya başlamadan önce İnternet’e bağlanabilmek için elimizde olan diğer seçenekleri kısaca inceleyelim:

Kiralık hat

Bu seçenek sadece kurumsal kullanıcılar için geçerli. İş yerinizle servis sağlayıcı arasında Telekom’un data hatları üzerinden sabit bir bağlantı sağlanıyor.

Servis sağlayıcıya İnternet bağlantısı için bir ücret öderken, Telekom’a da data hattı için ayrı bir ücret ödeniyor. Maliyetleri topladığınızda en düşük hızdaki bağlantılar için dahi aylık yüzlerce dolar para ödenmesi gerekiyor, ayrıca bağlantı için alınacak özel modemler/yönlendiriciler de yine yüzlerce dolara mal oluyor. Kurumsal kullanıcılar için uzun bir süre bu tip bağlantı tek seçenek olarak görülüyordu ancak ADSL bu durumu değiştirebilir.

Kiralık hatların ADSL’e göre avantajı senkron olması, yani 128 kbps bir hat aldığınızda bu 128 kpbs gönderim ve alım yapabileceğiniz anlamına geliyor (oysa ADSL’de indirim hızı yüksek ama gönderim hızları düşük 2048 / 512 gibi).

Ayrıca kritik uygulamalarda kiralık hatlar daha güvenli, bir kere çalışır hale gelince, kolay kolay sorun yaşamıyorsunuz.

Uydu

Uydu üzerinden İnternet çok yüksek hızları vaadetmesine rağmen bazı dezavantajları nedeniyle yeterli ilgiyi göremedi. Yakın bir zamana kadar uydu bağlantısı için kurulacak ekipman pahalıydı ve tek yönlü veri aktarımına izin veriyordu. Yani uydu üzerinden sadece veri indirebiliyordunuz. Veri gönderimi için yine telefon hattından ikinci bir bağlantınızın olması gerekiyordu. Ancak şu anda karasal hatlardan bağımsız, veri alıp gönderebilen uydu seçenekleri mevcut (www.dexar.com ). Ayrıca son dönemde rekabet ve yaygınlaşma sonucu fiyatlarda da önemli düşüşler meydana geldi.Yüksek maliyetler ve uygulama zorluklarını yanı sıra uydunun kendine has bazı dezavantajları var. Gecikme bunlardan birisidir. Size ulaşacak bilgi önce servis sağlayıcıdan uzaydaki uyduya, oradan da sizin çanak anteninize kadar uzun bir mesafe kat etmek zorunda. Bu durumda bazı uygulamalarda (on-line oyunlar gibi) problemler söz konusu olabiliyor.
Ancak uydu bağlantısı size “uydu” ile haberleşme imkanı verdiği için bir takım ekstralara sahip. Örnek olarak, tüm uydu yayınlarını izleyebilme, kendi uydu yayınınızı yapabilme böylece sizin kanalınızı izleyenlere on-line eğitim ve benzeri hizmetleri sunabilme sayılabilir.

Ancak ortalama bir İnternet kullanıcısı için en ideal çözüm olmadığını görüyoruz. Bu en azından ülkemiz için şu anda böyle, ancak yurtdışında daha uygun fiyatlı uydu çözümleri mevcut. Uydu üzerinden çok yüksek hızlarda indirme (download) yapılabildiği için gelecekte yine uydu İnternet öne çıkabilir.Bu arada uydudan veri indirmekle ilgili bir noktayı açıklamak lazım. Uydu İnternet kullanmak için bir dijital uydu kartına (bilgisayara takılacak bir PCI kart), çanak anten ve LNB'ye ihtiyacınız var. Daha sonra bu hizmeti veren firmalara başvurup, parasını ödeyip abone olmanız gerekiyor. Bundan sonra normal olarak İnterneti kullanabilirsiniz. Ancak eğer bir dijital uydu kartınız ve uydu/lnb setiniz varsa, çeşitli programlar kullanarak, uydu İnternet servisini parasını vererek kullanmakta olan kullanıcıların indirdikleri dosyaları sizde kendi bilgisayarınıza kaydedebiliyorsunuz. Uydunun doğası gereği bir kullanıcıya gönderilen veri aslında o bölgedeki tüm uydu antenlere ulaşıyor. Siz de, sizin çanağınıza da gelen bu veriyi kendi bilgisayarınıza kaydedebiliyorsunuz. Ancak bunu İnternet bağlantısı olarak tanımlamak mümkün değil. Çünkü belli bir web sayfasını veya dosyayı seçip indirmeniz mümkün değil, sadece diğer kullanıcıların o anda indirmekte olduğu dosyaları sizde kendi bilgisayarınıza kaydedebiliyorsunuz.

Bu konuya ilgi duyuyorsanız http://www.turkeyforum.com/satforum adresine bakabilirsiniz.

Kablonet“Türkiye'de Kablo TV yayınları 1991 yılında PTT tarafından dokuz büyük ilde başlatılmış (İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Konya, Antalya, Gaziantep, Kayseri) ve kısa sürede yoğun ilgi görmüştür. Önceleri 22 televizyon kanalı, 4 radyo istasyonu ile yayınına başlayan Kablo TV, kısa sürede televizyon kanalı sayısını 35'e çıkarmıştır. Bu gün 45 televizyon kanalı Kablo TV sistemi üzerinden yayınlanmaktadır. 1997 yılında mevcut 9 bölgeye ilave olarak 21 yeni yayın bölgesinde Kablo TV Hizmetlerinin verilebilmesi için Türk Telekom Gelir Paylaşımı esasına göre ihaleye çıkmış, Kablo İletişim firmaları da bu bölgelerdeki yatırımlarını tamamlayarak Kablo TV hizmeti vermeye başlamışlardır.”Kablo İletişimcileri Derneği'nin web sitesinde (http://www.kaider.org.tr) Türkiye’de kablotv şebekesinin tarihçesi böyle anlatılmış. Kablo TV, bir bölgede her binaya koaksiyel kablo çekilmesi ve TV yayınının bu kablo üzerinden verilmesidir. Yurt dışında, özellikle de ABD’de çok geniş kablo tv şebekleri mevcuttur ve milyonlarca abonesi vardır. Tek bir kablo üzerinden yüzlerce tv kanalı çok net görüntüyle (antendeki gibi parazit olmaksızın) izlenebilir.
Daha sonraları, “Madem her eve kablo çekmişiz, niye aynı hat üzerinden İnternet erişimi de vermiyoruz?” denilerek kablo tv şebekesinden İnternet bağlantısı sağlanmaya başlamıştır. Ülkemizde kablonet olarak adlandırılan bu hizmet bulunmaktadır (kablonet aynı zamanda bu işi yapan firmalardan birisinin ismidir, ben genel manada kullanıyorum). Ancak öncelikle bölgenizde kablolu tv şebekesinin bulunması ve şebekeyi işleten firmanın İnternet hizmeti vermesi gerekmektedir. Yani evinizde kablo tv olması, kablonet kullanabileceğinizi garanti etmez. Kablonet için şebeke üzerinde bir takım değişiklikler yapılması gerektiği için yeterli abone olmayan yerlerde kablotv olsa bile kablonet olmayabiliyor.

Kablonet için kablo modem denilen bir cihaz kullanılır. Kablonet’in telefon hatlarıyla hiçbir ilgisi yoktur. 7/24 İnternet’e bağlı kalabilirsiniz ve aylık sabit bir ücret ödersiniz.

Ancak Kablonet’in birkaç dezavantajından söz etmek gerekiyor. Öncelikle evinizde/mahallenizde kablo tv şebekesinin döşenmiş olması gerekiyor. Ülkemizde uygun fiyatına rağmen çeşitli nedenlerle kablo tv şebekesi çok yaygınlaşamamıştır. Sadece büyük şehirlerin bazı semtlerinde kablo tv şebekesi bulunuyor. Kablonet’in belki de en çok eleştiri alan yönü ise paylaşımlı bir sistem olmasıdır. Mahallenizdeki kablotv şebekesinin ortak bir İnternet çıkışı bulunmaktadır. Örneğin mahalledeki şebekenin çıkışı 1 Mbit olsun, eğer sadece siz hattı kullanıyorsanız satın aldığınız bağlantı hızınızı sonuna kadar kullanıp, örneğin 256 kbit bağlantınız varsa 30kbit/sn hızında indirme yapabilirsiniz. Böylece 4-5 kişi aynı anda İnternet’i sorunsuzca kullanabilir. Ama bağlananların sayısı arttıkça performans düşmeye başlar. Mahallede aynı anda 100 kişi Kazaa’dan indirme yaptığında, her bir kullanıcının bant genişliği (yani İnternet’ten belli bir anda indirebileceği veri miktarı) oldukça düşecektir. Tabii ki bu problem, kablotv şebekesinin İnternet çıkışı arttırılarak çözülebilir. Esasen kablotv şebekesinin kendi içinde 10 Megabit gibi yüksek hızlarda veri transferi mümkündür. Ancak şebekenin İnternet çıkışı tüm kullanıcılara paylaştırılır.

Ayrıca kablotv şebekesi üzerinde çeşitli nedenlerle çok sık arıza olduğunu sık sık duyuyoruz, ancak bu durum teknolojiyle değil, uygulama ve hizmet kalitesiyle ilgili bir durum.

Diğer bir husus da fiyat elbette. Eğer bulunduğunuz bölgede hem kablonet hem de ADSL varsa fiyatlarını karşılaştırıp ona göre karar vermeniz gerekiyor.

Çevirmeli Ağ (Dial-Up)

Ülkemizde hala en çok kullanılan bağlantı şekli çevirmeli ağdır. Hepimizin evinde telefon hattımız var. Modemler ise 10 dolara kadar düşen fiyatlarıyla adeta her PC’nin vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Aslına bakarsanız, ADSL veya kablonet kullansanız bile, zaman zaman dial-up bağlanmak isteyebileceğiniz durumlar olacaktır.

Tabii ki çevirmeli ağ İnternet’in nimetlerinden tam olarak faydalanmak için yeterli bir çözüm değil. En önemli problem hız; çevirmeli bağlantı ile ulaşabileceğiniz maksimum hız 56000 bit/saniyedir. Bu ise, saniyede (yaklaşık olarak) 7 Kilobayt’la download yapabilirsiniz demektir. Ancak bu “en iyi koşullarda” geçerli bir hesaplamadır. Ortalama bir İnternet kullanıcısı 43000-50000 Bit/Saniye arası bir hızla bağlanır ve download’lar 5 K’yı geçmez. Böyle bir bağlantı üzerinden radyo dinlenebilir ancak canlı tv yayınlarının kesintisiz izlenmesi pek mümkün olmaz.

Girdiğiniz sitelerde “html versiyon” üzerine tıklamak, “flash versiyon” üzerine tıklamaktan daha akıllıca bir hareket olur, çünkü 500k’lık bir flash dosyasının yüklenmesi dakikalar alacaktır.

İnternetin sunduğu onlarca özellik, dial-up’la anlamsızlaşmaktadır. Örneğin ben sürekli bağlı değilsem ICQ kullanmanın ne mantığı var? Eğer ikide birde bağlantım kopacaksa dosya indirmenin, hele film veya mp3 indirmenin neresi zevkli diye düşünebilirsiniz ve bence haklısınız.

Dial-up’ın böyle dezavantajları olsa da hala en yaygın kullanılan bağlantı şekli ve bir süre daha bu böyle sürecek diyebiliriz.

GPRS

Cep telefonunuz üzerinden İnternet’e bağlanmak ister misiniz? Doğrusu ben isterim. Alırım laptop’ımı, çıkarım dağlara tepelere, bir yandan manzara, bir yandan da chat yaparım… 

GPRS veya General Packet Radio Service, cep telefonu şebekesi üzerinden veri alıp göndermeye yarayan teknolojinin ismidir. GSM hattınızı GPRS’e açtırdıktan sonra, GPRS özelliği olan telefonunuzu bilgisayarınıza bağlıyorsunuz. Gerekli ayarlamaları yaptıktan sonra 7/24 İnternet’e bağlısınız.

Telsim bir dönem GPRS bağlantısını aylık sabit bir ücretle veriyordu, oldukça düşük olan bu ücret, bir çok kişiyi dial-up yerine GPRS kullanmaya sevk etmişti. Ancak şu anda tüm cep telefonu şebekesi işletmecileri GPRS hizmetini indirilen veri miktarına göre ücretlendiriyorlar. Yani, gene 7/24 bağlısınız, ancak veri indirdikçe, kilobayt başına belli bir ücret ödüyorsunuz.

GPRS ortalama bir ev/ofis kullanıcısı için uygun bir çözüm değil. Pahalı ve aynı zamanda dial-up’tan bile daha yavaş. Ancak ileride daha yüksek hızlarda bağlantı seçenekleri çıkabilir, fiyat olarak ADSL ve benzeri çözümlere yaklaşması ise zor.

Ancak, GPRS’in tam bir kurtarıcı olduğu uygulamalar da yok değil. Örneğin bayileri dolaşıp fiyat veren, sipariş alan plasiyer tipi elamanlar için, bir Pocket pc, GPRS bağlantısı ve genellikle web tabanlı bir uygulama üzerinden veri girişi en kolay çözüm durumunda olabiliyor.

Bilgi için : http://www.telsim.com.tr/servisler/operator_servisleri/GPRS/index.php

ISDN

Integrated Services Digital Network’ün kısaltması olan ISDN aslında salt İnternet bağlantısından veya veri aktarımından daha fazlasını sunan bir teknolojidir.

ADSL başlığı altında daha ayrıntılı inceleyeceğimiz gibi, evimiz/ofisimiz ile telefon santrali arasında kalan bakır kablo çifti (local loop, last mile) telefon şebekesinin en zayıf ama aynı zamanda en yaygın ve kısa zamanda değişmesi (bakırın fiberle değiştirilmesi gibi) mümkün gözükmeyen kısmıdır. Kullanıcı ile telefon santrali arasında haberleşme analog olarak gerçekleşmektedir ve bunun ileride anlatacağımız gibi bir çok kısıtlayıcı yönü bulunmaktadır.

İşte ISDN ile, veri, daha henüz kullanıcı tarafında iken dijitale çevrilmektedir. Bunun sonucu olarak eğer ISDN hattınız varsa; 8 taneye kadar farklı cihazı (telefon, faks, bilgisayar) tek ISDN hattına bağlayabilirsiniz ve aynı bakır hatta bağlı olmalarına rağmen bu cihazların farklı telefon numaraları olabilir. Aynı anda bu cihazlardan 2 tanesi veri alışverişi yapabilir (Basic Rate denilen ve ev/işyeri tipi kullanıcılar için önerilen ISDN tipi için).

ISDN üzerinden 128/128 Kbps veri aktarımı yapılabilir. Aynı anda da telefon hattınız üzerinden konuşma yapmanız da mümkündür.

ISDN hattınıza özel ISDN cihazları bağlayabileceğiniz gibi bir aparatla normal analog telefonunuzu ve hatta analog modeminizi bağlayabilirsiniz. ISDN hattında normal hat gibi karşı tarafın telefon numarasını çevirir ve konuşur/nete bağlanırsınız. Bağlı kaldığınız süre için para ödersiniz. ISDN’de iki kanal mevcuttur. Her bir kanal 64 Kbps hızındadır. Sizin hız talebinize göre önce ilk kanal, sonra da otomatik olarak ikinci kanal devreye girer. İkinci kanalın devreye girmesiyle 2 katı kontör atmaya başlayacaktır.

ADSL

Ayrıntısıyla inceleyeceğimiz ADSL (Asymmetric Digital Subscriber Line / Asimetrik Sayısal Abone Hattı) teknolojisi aslında xDSL diye adlandırılan iletişim teknolojisi ailesinin bir üyesidir. xDSL ailesi uzak mesafeler arasında sıradan bakır kablolar (telefon hatları) üzerinden yüksek miktarda veri aktarımı yapmayı mümkün kılan teknolojiye verilen genel bir isimdir. Farklı türleri vardır ve baştaki “x” harfi bunu ifade eder (ADSL, VDSL vb.).

Yukarıda kısaca değişik bağlantı şekillerini inceledik. Olayı kısaca “orada bir İnternet var uzakta ve bizim ona bağlanmamız lazım...” şeklinde özetleyebiliriz. Mesele evimiz/işyerimizle bize İnternet hizmeti veren (kendisi çok hızlı hatlarla genel İnternet ağına bağlı) İnternet servis sağlayıcı (ISS) arasındaki veri aktarımının nasıl yapılacağıdır. Bunun için uydu, kablotv veya telefon hatlarını kullanabiliyoruz. Telefon hatları her yerde olması sebebiyle aslında en uygun seçenek. Herkesin evinde bir çift telefon teli var, yolları kazıp yeni bir kablo döşemek (kablotv- çok pahalı ve zahmetli) veya uydu gibi pahalı bir yöntem yerine bu telefon hatlarını kullanmak en uygun seçenek gibi gözüküyor. Ancak ufak bir problem var.

POTS (Plain Old Telephone Service – Düz Eski Telefon Hizmeti) denilen ve şu anda kullanmakta olduğumuz telefon şebekesi en başta –sadece- sesimizi taşımak üzere tasarlanmıştır.

Şimdi bunu biraz daha açıklayalım. Telefonla konuşurken telefon ahizesindeki mikrofon sesimizi elektrik sinyaline çevirir (amanın çok derin girdik, buradan İnternete nasıl geleceğiz bakalım). Bu elektrik sinyali analog bir sinyaldir, yani konuşurken yükselip alçalan, değişik tonlar alan sesimiz birebir elektrik sinyaline çevrilir. Bu sinyal telefon cihazından telefon hattına, oradan da bağlı olduğumuz telefon santraline kadar ulaşır. Şimdi, eğer aynı santrale bağlı diğer bir abone ile konuşuyorsak sesimiz hemen diğer abonenin hattına aktarılır, eğer diğer bir santrale bağlı bir abone ile görüşüyorsak, sesimizin diğer santrale aktarılması gerekir.

Telefon santralinde sesimiz (analog elektrik sinyali halindeydi) dijitale çevrilir. Bu işlem Windows’taki “ses kaydedici” ile mikrofondan sesimizi kaydetmek gibi düşünülebilir. Dijitale çevrilen ses, bundan sonra, diğer binlerce telefon görüşmesiyle beraber dijital formatta yüksek kapasiteli veri hatlarıyla diğer santrale veya bir çok santralin bağlı olduğu bir merkez santrale gönderilir. Bu yöntemle tek bir kablo üzerinden (çoğu zaman fiber optik bir kablo) aynı anda binlerce telefon görüşmesi yapılmaktadır.

Telefon sistemi tasarlanırken sadece ses iletimi göz önüne alındığından, normal bir insan sesinin 4000 Herzt frekansında çok fazla kayba uğramadan aktarılabileceği görülmüş ve telefon sistemi buna göre tasarlanmıştır. Bu sebeple, az önce bahsettiğimiz analogdan dijitale çevrim işlemi 4000 Hz veya 4 KHz ile örneklenmektedir (dijitale, yani 1 ve 0’a çevrilmektedir), bu frekansın üstünde kalan tüm sinyaller iptal olmaktadır (Windows ses kaydedici de, örnekleme ayarını 4000 Hertz’ getirip sesimizi kaydetmek gibi). Santral tarafında 4 Khz üstündeki frekansları yokeden bir filtre bulunmaktadır.

Dial-up modemler, işte bu 4 KHz aralıkta ses sinyalleri göndererek (modem bağlanırken duyduğumuz sesler) karşı taraftaki modemle haberleşirler.Bilgisayardaki dijital bilgi modem tarafından ses sinyaline (analog) çevrilir, telefon hatlarından gönderilir, karşı taraftaki modem ise bu vıyyjjj, cıvvvj, fışşşş şeklindeki sesleri tekrar dijital bilgi haline çevirir. Ses sinyalleri bu 4 kHz’lik aralık içinde olmak zorundadır, çünkü üstündeki frekanslar santralde direkt filtrelenmekte yani yok olmaktadır. 4 KHz’lik bu aralıkta gönderilebilecek maksimum veri 28.800 bit/saniye’dir. Bunun üstünde veri aktarımı yaptığını iddia eden tüm modem üreticileri yalan söylemektedir, modemlerini alıp kafalarına vurabilirsiniz… Yok, yok şaka tabii ki, evet fiziki sınır 28.800 bps (bit per second-bit/saniye) yani yaklaşık 3 Kilobayt'dır, ancak sonradan geliştirilen sıkıştırma teknikleriyle daha fazla veri aktarımı mümkün olmuştur. Bir word dosyasını önce normal, sonrada zipleyip göndermeyi denerseniz, zip'li dosyanın boyutu daha küçük olduğu için daha hızlı gittiğini görürsünüz. Siz zip'lide olsa, açık da olsa bir dosya gönderirken, bir web sitesinde gezerken, kısacası her türlü veri aktarımında, modeminiz aktarılan veriyi sıkıştırma teknikleriyle sıkıştırarak gönderip/almaya çalışır. Ancak gönderilen dosya türüne göre bu sıkıştırma az yada çok etkili olabilir. Zaten sıkışıtırılmış bir zip dosyası 3 Kilobayt/saniye hızında indirilirken, tamamen tekst bir dosyayı indirdiğinizde hızın birden 12-15 KB/Sn'ye çıktığını görebilirsiniz, aslında olan şey modeminizin açık bir tekst dosyayı çok iyi sıkıştırabilmesi ve toplamda gönderilen/alınan veri miktarının birden artmasıdır.Günümüzde satılan tüm dial-up modemler 56.000 bps hızında çalışabilmektedir (pratikte sağlanan bağlantı hızları daha düşük olsa da). İşte modemler içindeki sıkıştırma teknikleri, gönderilen her veriyi belli bir oranda sıkıştırarak gönderdiği için 28.000 bps hızındaki bağlantı üzerinde, daha fazla veri göndermek mümkün olmaktadır. Neyse bizim asıl konumuz DSL teknolojileri, konuyu dağıtmayalım…Evimize gelen bakır kablo aslında çok daha yüksek frekanslarda veri taşıyabilir. DSL’in yaptığı da işte bu 4 KHz’lik bölümün üstündeki frekanslarda veri aktarımı yapmaktır. Hemen aklımıza, “ama santral tarafında 4 KHz’in üstündeki frekanslar filtreleniyordu hani?” sorusu gelebilir, gelmiyorsa;

a) buraya kadar okuduklarınızı anlamadınız,

b) ben iyi anlatamadım, başka bir kaynaktan tekrar okuyun,

c) gidip elinizi yüzünüzü yıkayın, çay için, tv seyredin, sonra tekrar deneyin.

Telefon hattımız “adsl’e açılırsa”, santral tarafında evimizden gelen hat bir ayırıcı ile iki hat haline getirilip, bir ucu eski sisteme (POTS), diğer ucu ise DSLAM adı verilen cihaza bağlanıyor.

Böylece ilk 4 KHz’lik ve sesimizi taşıyan frekans bandı eski telefon sistemine giderken, bunun üstündeki frekanslar ise bize DSL bağlantısını sağlayan DSLAM cihazına ulaşıyor.

xDSL bir iletim teknolojileri ailesidir demiştik, ADSL bu ailenin haşarı çocuğudur desem buna bir bahane bulamam, o sebepten teknik ayrıntıya girelim daha iyi. Şimdi ortalama bir ev kullanıcısının İnternet kullanım alışkanlığı daha çok download eğilimlidir. Yani biz manyak gibi mp3, divx vs. indiririz. Buna karşın İnternete doğru veri gönderimimiz daha azdır (mail göndermek, web sitesi yapıyorsak upload etmek vb.). Bunu göz önüne alan mühendisler, 4 kHz’nin üstünde kalan alanı asimetrik olarak bölmüşler, download’a daha fazla frekans aralığı bırakmışlar ve ADSL doğmuş.

 

Bunun sonucu olarak, ADSL bağlantısı seçenekleri 128/32, 256/64, 512/128, 1024/256 ve 2048/512 gibi download/upload hızları farklı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yukarıdaki grafikte bakır telefon telinin taşıdığı frekans aralığını görüyorsunuz. İlk 4 kHz’lik alan, dediğimiz gibi, POTS olarak yani ses iletimi için kullanılıyor. Daha sonra biraz boşluk bırakılmış ve UPSTREAM yani veri gönderimi için kullanılan frekans aralığı, biraz boşluk ve diğerlerinden daha geniş bir DOWNSTREAM yani veri indirimi aralığı söz konusu. İnternet’e bağlıyken dahi telefon görüşmesi yapabildiğimizi burada görüyoruz. Çünkü ses ve veri iletimi farklı frekanslarda yapılıyor. İnternet bağlantımız telefon konuşması için ayrılan alana hiç girmiyor, aynı şekilde, telefon görüşmesi yaptığımız frekans aralığı İnternet için ayrılandan farklı.
Şimdi de ADSL’in avantaj ve dezavantajlarını özetleyelim:

Avantajlar

  • Yüksek hızda İnternet bağlantısı.
  • 7/24 kesintisiz bağlantı.
  • Daha düşük ping süreleri (On-line oyunlarda daha iyi sonuç).
  • Telefon hattından bağlanmasına rağmen, İnternet’i kullandığınız anda dahi telefonunuz meşgul gözükmez, hem İnternet’i hem de telefonu aynı anda kullanabilirsiniz.
  • İlk yatırım maliyeti diğer hızlı İnternet seçeneklerine göre düşüktür (Uydu v.b).
  • Ülke genelinde ve dünyada en yaygın ve en basit seçenektir.

Dezavantajları

 
  • Dial-up’a göre pahalıdır, ancak her gün belli bir saatin üstünde bağlandığınız zaman kara geçebilirsiniz.
  • Telefon hatları üzerinden sağlanan bir hizmettir ve bir takım sınırlamaları vardır. Eğer eviniz/iş yeriniz telefon santraline belli bir mesafeden daha uzaksa (dolayısı ile aranızdaki telefon teli daha uzunsa), telefon teli düşük kalitede veya bazı noktalarında hasar görmüşse bağlantı sağlanamaz veya sık sık problem yaşanır.
  • Halen bazı bölgelerde Telekom bu hizmeti verememektedir.

    ADSL’e Nasıl Bağlanılır

    Adsl bağlantısına sahip olabilmek için öncelikle bir telefon hattımızın olması gerekiyor. Daha sonra telefon hattımızın bağlı olduğu telekom santralinde ADSL hizmetinin veriliyor olması gerekiyor.

    http://www.turktelekom.com.tr/webtech/default.asp?sayfa_id=194 bu adrese girip, telefon numaranızı yazarsanız, bağlı olduğunuz santralde ADSL hizmetinin verilip verilmediğini görebilirsiniz. Bu sayfada olumsuz yanıt alsanız bile, bağlı olduğunuz santrale gidip sormakta fayda var.

    Daha sonra hangi hızda bağlantı istediğinize karar veriyorsunuz. Tabii herkes en hızlı bağlantıyı ister ancak siz yine de aşağıdaki tablodan bütçenize uygun bir seçenek bulsanız iyi olur.

    http://www.turktelekom.com.tr/webtech/default.asp?sayfa_id=152

    Normal bir ev kullanıcısı için 256/64 bağlantı seçeneği oldukça yeterli görünüyor. Aslında yakın zamana kadar 49 milyona yalnızca 128/32 bağlantı alabiliyorsunuz. Ancak Telekom 128/32 seçeneğini iptal edip, aynı fiyata 256/64 Kbps hızını vermeye başladı.

    Dial-up kullanıcısı iseniz ve ADSL’i düşünüyorsanız, şu an ödemekte olduğunuz ortalama telefon faturasından “İnternet” bölümünü çıkarıp (telefon faturasında, ayrıntı bölümünde, yurtdışı, GSM, İnternet gibi bölümler var), 49 milyonu eklerseniz, her ay ödeyeceğiniz toplam ücreti bulabilirsiniz. Demek istediğim, bu 49 milyon sadece ADSL için vereceğiniz ücret, telefon görüşmeleriniz için ayrıca ücret ödemeye devam edeceksiniz. Sadece daha önce dial-up için ödediğiniz ücreti artık ödemenize gerek kalmayacak.

    İlk bağlantıda sitede belirtilen bağlantı ücretini bir seferlik ödüyorsunuz.

    Eğer komşularınızı ikna edebilirseniz, 2-3 hatta daha fazla komşu bir araya gelip, daha yüksek hızda bir seçeneğe abone olabilir ve ADSL’i ortak kullanabilirsiniz.

    Örneğin üç komşunuz daha ADSL kullanmak istiyor, siz kendi adınıza, 512/128 kbps seçeneğine abone olursunuz. Bina içinde bir ağ kurarsınız. Sizin daireden diğer üç komşunuza bir ağ kablosu çekip, bir de harici router görevi gören ADSL modem alırsınız. Böylece siz dahil 4 kişi istediği an İnternet’i kullanabilir. Aylık faturayı da 4’e bölerseniz, daire başı çok daha düşük bir ücret ödersiniz. Çoğu zaman hepiniz aynı anda kullanmayacağınız için, daha ucuza üstelik daha yüksek bir hızda İnternet bağlantınız olmuş olur.

    Başvurudan sonra hattınız ADSL’e açılınca, bir ADSL modem almanız gerekiyor. Alacağınız modem fiyat, üstündeki özellikler, marka ve buna benzer daha bir çok farklı yönden incelenebilir. Şimdi modem tiplerini, artı ve eksileriyle inceleyelim ve buna göre kararınızı verin.

    Modemler

    ADSL hizmeti ilk verilmeye başlandığında sadece tek bir markanın birkaç modeli bulunabiliyor ve çok pahalıya satılıyordu. Ancak şimdi bir çok marka ve model seçeneği var ve fiyatlar da makul seviyelere indi. Modem seçiminizi belirleyecek iki kriter söz konusu, nasıl kullanacağınız ve bütçeniz. Şimdi seçenekleri avantaj ve dezavantajlarıyla inceleyelim.

    PCI ADSL Modem

    En ucuz, en basit, çoğu zamanda en sorunsuz modem tipi budur diyebiliriz. Bu tip modemler bilgisayarın PCI slotuna takılır, driver yüklendikten sonra bir çevirmeli bağlantı olarak kurulumu yapılır. Bir PCI kart olduğu için kasanın içinde durur, ele ayağa takılmaz, harici güç beslemesi istemez. Bu kart sizi sadece nete bağlar, firewall, paylaşım gibi olayları kendi bilgisayarınız üzerinde yazılımlarla halletmeniz gerekir. Dolayısı ile, kendi kendinize en ucuz ve sorunsuzca, tek pc’yi ADSL’e bağlamak istiyorsanız bu seçenek sizin için uygun olabilir.

    USB ADSL Modem

    Bilgisayarın USB portundan bağlanan bu tip modemler bilgisayarın kasasının dışında bulunurlar. Bazı modeller güç beslemesi gerektirirken, bazıları usb portundan aldığı elektrikle yetinirler.

    Bu tip modemler, yani sadece usb portundan bilgisayara bağlanan modemler en ucuz harici ADSL modem tipini oluştururlar. Kurulumları da nispeten kolaydır. Ancak usb teknolojisi uzun süreli veri aktarımlarına uygun olmadığı için bu tip modemler aynı zamanda en sık arıza yapan modemler olarak tecrübe edilmiştir.Bu noktaya kadar incelediğimiz modem tipleri esasen tek bir bilgisayarı nete çıkarmak için tasarlanmış modellerdir. Ancak yine de, aynı dial-up bağlantısı gibi yazılımsal yöntemlerle bu bağlatıyı paylaşmak da mümkündür.

    USB+Ethernet Modem

    Bu tip modemlerde usb bağlantı yanı sıra, Ethernet üzerinden bağlantı imkanı da vardır. Eğer harici modemim olsun, tek bilgisayara bağlıyacağım ve USB yerine Ethernet bağlantısı kullanmak istiyorum derseniz seçeceğiniz modem tipi budur.

    Bu tip modemlerde, modemi isterseniz USB porttan bilgisayara bağlayabileceğiniz gibi, eğer Ethernet kartınız varsa, Ethernet portundan da bağlayabilirsiniz.

    Bu tip bir modemi varolan yerel ağınızdaki hub/sviçe takıp, bu hub'a bağlı tüm bilgisayarların da nete çıkmasını sağlayabilirsiniz.

    Ethernet Switch Çıkışlı ADSL Modemler

    Birden fazla bilgisayarın ADSL modem üzerinden zahmetsizce nete çıkmasını istiyorsanız, tercih etmeniz gereken modem tipi budur. Bu tip modemlerde arka tarafta aynı bir hub gibi 4-5 tane Ethernet portu bulunur. Bu portlara bağladığınız bilgisayarlar nete çıkabilirler.

    Bu tip modeller ADSL modemler arasında en fazla seçeneği sunan, dolayısı ile de en pahalı modellerdir. Birden fazla bilgisayarın bu cihaz üzerinden nete çıkacağı düşünülürse, firewall, routing, port forwarding ve bunun gibi ekstra özelliklerin bu tip modemlerde bulunması gerekir.

    Bu şekilde modeme bağlı bilgisayarlar aynı ağın üyesi olurlar, yani modem aynı zamanda bir hub/sviç olarak görev yapar.

    Kablosuz ADSL Modemler

    Evinizde yatağa uzanmış veya mutfakta kahvenizi yudumlarken, İnternet’te sörf yapmak ister misiniz? Kablosuz ağ kartı olan bir notebook/pc ve kablosuz destekli bir ADSL modem ile bu reklam sahnesini sizin de yaşamanız mümkün olabilir.Bu tip ADSL modemler üzerinde kablosuz bağlantıyı sağlayan antenlerin yanı sıra kablolu ethernete bağlanmak için bir Ethernet portu da bulunur.

    Kablosuz teknoloji her geçen gün gelişiyor ve daha yüksek hızları desteklemeye başlıyor. Ancak ilk yatırım maliyeti, yani kablosuz cihazların fiyatları hala oldukça yüksek. Kablosuz destekli ADSL modemlerde bu aile içinde en yüksek fiyata sahip olan ürünlerdir.

    Bağlantı şekilleri

    ADSL modem tiplerini inceledikten sonra sıra geldi birkaç bağlantı senaryosunu incelemek, böylece kafanızdaki olası soru işaretlerini tamamen ortadan kaldırabiliriz.

    Evimde/işyerimde tek bir bilgisayarı bağlamak istiyorum

    Bu durumda en ucuz seçeneği, yani PCI bir adsl modemi tercih edebilirsiniz.

    Ama eğer harici bir cihaz olsun, çok çok az dahi olsa bilgisayarın CPU’sunu kullanmasın diyorsanız, boş PCI slotum kalmadı, kasayı açmak istemiyorum veya sık sık modemin yerini değiştireceğim diyorsanız, harici bir model tercih edebilirsiniz.

    Bu durumda da sadece usb üzerinden bağlanan bir model veya üzerinde hem usb hem de Ethernet çıkışı olan bir model alabilirsiniz. Usb bugün tüm bilgisayarlarda standart geliyor, ancak Ethernet kartınız olmayabilir ve 8-10 dolar’da Ethernet kartı için harcamanız gerekebilir. Sadece usb üzerinden bağlanan modeller genellikle harici bir elektrik adaptörü gerektirmezler, böylece elektrik prizinde ekstra bir yuvaya ihtiyaç duymamış olursunuz.

     

    Ama benim size tavsiyem, özellikle de uzun süre bilgisayarı açık bırakacak ve büyük indirmeler yapacaksanız, Ethernet üzerinden de bağlanabilen bir modeli tercih etmenizdir.

    Evimde/işyerimde birden fazla bilgisayarı bağlamak istiyorum

    Bu durumda seçim yapmak biraz zorlaşıyor. Birden fazla bilgisayarın olduğu bir ortam genellikle ofis ortamı demek oluyor ve güvenlik, İnternet servisleri sağlamak (kendi web/mail sunucunuza sahip olmak gibi) vb. konuları da hesaba katmak gerekiyor. Ama öncelikle en basit seçeneği inceleyelim. Yukarıda bahsettiğimiz tek kullanıcı için olan modem tiplerini kullanarak da birden fazla bilgisayarı nete çıkarabilirsiniz.Eğer PCI veya USB bağlantıyı kullanıyorsanız, İnternet’e bağlanan bilgisayar üzerinde bir paylaşım programı kullanarak (ICS, Winroute, ISA vb.) sizinle aynı ağa bağlı diğer bilgisayarların sizin üzerinizden nete çıkmasını sağlayabilirsiniz. İkinci bir seçenek olarak da, eğer tek Ethernet çıkışı olan bir modem almışsanız, bu Ethernet çıkışından bir bilgisayarın Ethernet portuna değil de, ağınızdaki bilgisayarların bağlı olduğu hub’a bağlantı yaparsanız bu hub’a bağlı tüm bilgisayarlar nete çıkabilirler.

    Eğer daha önceden kurulu bir ağınız yoksa ve biraz daha üst model bir ADSL modem almak istiyorsanız, ki böyle bir bağlantı için en iyi seçenek budur, o zaman arkasında birden fazla Ethernet portu olan ADSL modemlerden birisiniz seçmelisiniz. Bu cihazları aynı zamanda bir hub olarak kullanabilirsiniz. Yani 3 bilgisayarı bu cihazın arkasına bağlarsanız, sadece İnternet’e bağlanmakla kalmazlar, aynı zamanda ağ üzerinde birbirlerini de görürler.

    Eğer kablosuz cihazlarınız varsa, kablosuz bir modemi de düşünebilirsiniz.

    Splitter/Ayırıcı/Micro-Filtre

    Yukarıda grafiklerde splitter/ayırıcı (sprinter değil, o mutant bir fareydi…) olarak geçen cihaz basit bir kutudan ibarettir. Yaptığı görev ise, ses için kullanılan frekans aralığı ile, ADSL bağlantısında kullanılan frekans aralığını birbirinden ayırt etmektir. Genellikle adsl modemle birlikte verilir (eğer vermiyorlarsa ısrarla isteyin), ama tüm ısrarlarınıza rağmen gene alamazsanız üzülmeyin, 2-3 dolara

    Bu cihaz evinize/işyerinize gelen ve ADSL’e açılmış telefon hattına diğer herhangi bir cihaz takılmadan önce takılır. Splitter üzerinde LINE (hat), ADSL veya DSL (modeme gidecek taraf) ve Tel/Telefon (telefon, fax veya telefon santralinin dış hat girişine gidecek taraf) olarak etiketlenmiş çıkışlar bulunur.Burada da gene bir kavram kargaşası yaşanıyor, splitter İngilizce bir kelimedir ve manası da “ayırıcı”dır. Bu yabancı terim yerine gerçek ismi olan mikro-filtre demek daha doğrudur diye düşünüyorum. Telekom’dan gelen telefon hattını, diğer hiçbir cihaza takmadan önce (paralel bir telefon, telefon santrali vb.) mikro-filtre’nin LINE girişine takarız. Mikro-filtre üzerindeki “Telefon” çıkışından gelen kabloyu daha önce bu hat üzerinde kullanmakta olduğunuz cihaz her ne ise (faks, telefon veya telefon santralinin dış hattı olarak) o cihaza takarız. Mikro-filtre üzerindeki DSL çıkışı ise, başka hiçbir cihaza uğramadan, direkt olarak ADSL modemin LINE, ADSL veya DSL olarak işaretlenmiş hat girişine takılır.Eğer mikro-filtre doğru şekilde takılmazsa ne olur? Eğer DSL ve Telefon çıkışlarını karıştırırsanız, telefon cihazınız çalışmaya devam eder, ama ADSL’e bağlanamazsınız. Eğer hiç mikro-filtre takmazsanız, her şey normal gözükmekle beraber, telefon konuşması yaparken (aynı zamanda ADSL ile İnternet’i de kullanıyorken) ahizede arka planda klavye tıkırtısına benzer sesler duyarsınız. Ayrıca hiç mikro-filtre takmazsanız ve faks cihazı kullanıyorsanız, ADSL hattınızda kopmalar olabilir.Bazı ADSL modemlerde, mikro-filtre modemin üzerinde olabilir, yani aynı eskiden 56k modemlerde olduğu gibi, LINE girişi ve Tel çıkışı modem üzerinde olabilir.Bizim kullandığımız mikro-filtrenin bir benzeride Telekom telefon santralinde bulunmaktadır.

    Bağlantı ayarları

    Yazıyı buraya kadar sıkılmadan okuduğunuza göre ADSL işini ciddi ciddi düşündüğünüzü varsayıyorum. ADSL’e abone olmak için ilk yapmanız gereken, bu adrese girip http://www.turktelekom.com.tr/webtech/default.asp?sayfa_id=194 adsl hizmeti almak istediğiniz telefon numarasını girmek ve bu numaranın bağlı olduğu santralde adsl verilip verilmediğini kontrol etmektir. Buradan olumlu yanıt aldıktan sonra, aynı sitede yer alan açıklamalara göre adsl başvurunuzu yapıyorsunuz. Başvuru esnasında size kullanıcı adı ve şifre verilecektir, buna dikkat edin. Kullanıcı adı ve şifre konusu TT’nin adsl kullanıcılarına çektirdiği çilenin büyük bir bölümünü oluşturuyor. Kullanıcı adı ve şifre yapısındaki belirsizlikler, sizden habersiz değişen şifreler (bağlanamayınca, destek hattını arıyorsunuz ve “Aaa, ee, sizin şifreniz o değil ki !!!” diyebiliyorlar) ve hatta sizin şifrenizle başka bir adsl kullanıcısının sisteme girmesi ve sizin girememeniz…Demek ki kullanıcı adınıza ve şifrenize dikkat ediyorsunuz, ayrıca size bir de “hat numarası” verilecek 18 veya 19 ile başlayan bir numara bu, o numarayı da kaybetmeyin.Bunun yanında Türk Telekom’un yanı sıra büyük İSS’lerde ADSL hizmeti vermeye başladılar, örneğin Superonline. http://adsl.superonline.com/ adresinden bilgi alabilirsiniz. Başvuru yapılıp, hattınız açılınca modem almanın sırası geliyor. Yukarıda ayrıntılı olarak modem seçiminde dikkate almanız gereken noktaları sıraladık, ancak marka konusunda bir şey söylemedik. Bu konuda da çeşitli donanım inceleme sitelerine ve bilgisayar dergilerine başvurmanız gerekiyor. Buradan da fiyat/performans oranı en uygun ve sizin ihtiyaçlarınıza cevap verecek bir modemi tercih etmelisiniz.

    Bu arada, performans deyince şöyle bir nokta aklıma geldi, hiçbir markanın hiçbir modeli sizi İnternet’e daha hızlı veya daha yavaş bağlamaz. Bağlantı hızı olarak ne satın almışsanız, modeminizin marka/modeli ne olursa olsun o hızda bağlanırsınız. Sadece ping sürelerinde çok küçük farklar olabilir, ancak bu fark ortalama bir ev/ofis kullanıcısı için önemli değildir. ADSL modem alırken dikkat etmeniz esas konu, sizin ihtiyaçlarınıza uygun bir model olması, fiyatı, ayarlarının, firewall v.b. gibi özelliklerinin yeterli olması, paket içinden çıkan parçaların kaliteli ve yeterli olması ve belki de en önemlisi donanımsal bir problem yaşadığınızda sizi süründürmeyecek, kısa sürede tamir veya değişimi yapacak bir yerden almanızdır.Modemi aldınız, eve/ofise geldiniz, peki şimdi? Her modemin ayrı bir ayar yöntemi olduğu için size her işe yarar İngiliz anahtarı bir çözüm sunamıyorum, ama okumanız yazmanız varsa, ürünle beraber gelen kitapçıkta anlatılan kısa 1-2 adımı tamamlamanız yeterli olacaktır. Ancak genel olarak şunlar söylenebilir:
    Eğer modeminizi USB üzerinden bilgisayarınıza kuracaksanız, diğer USB cihazlardan bir farkı yok, cihazı takın, CD’den driver’ı yükleyin. Çevirmeli ağ ayarlarını yaptığınız gibi bu bağlantının da ayarlarını (kullanıcı adı vs.) yapın ve bağlanın.

    Eğer Ethernet üzerinden bağlanıyorsanız veya genel olarak harici bir modem almışsanız, öncelikle kitapçığından cihazın sahip olduğu varsayılan ip adresini öğrenip, kendi ağ kartı ayarlarınızda uygun bir ip adresi tanımlanmanız gerekebilir. Ancak çoğu zaman otomatik ip al diye ayarlanmış ağ kartınızı modemin Ethernet portuna bağlamanız yeterli olacaktır. Sizin kartınız otomatik olarak bir ip adresi alacaktır. Daha sonra İnternet explorer’dan modemin ip adresini girip enter’a basacaksınız. Hemen hemen tüm modemlerde cihazın içine gömülü bir web sayfası mevcuttur. Cihazla ilgili ayarlar ve durumunun gözlenmesi bu web sayfaları üzerinden yapılır.

    Yapmanız gereken ayarlar,

    VPI = 8
    VCI = 35
    Encapsulation=PPoE LLC (Bu bazı bölgelerde PPoA LLC olabilir!)
    Username=kullanıcıadınız@ttnet
    Password=Şifreniz

    olarak ayarlamak, kaydedip, modemin kendini resetlemesini beklemekten ibarettir.

    Cihazınızın üzerinde mutlaka bir link ışığı olacaktır. Cihaza sadece elektrik kablosunu takıp açtığınızda bu ışık sarı veya kırmızı yani ADSL’i tespit edemiyorum manasına gelen durumda olacaktır. Daha sonra cihazın arkasına ADSL’e açılmış olan telefon hattınızı taktığınızda ışık bir süre yanıp sönecek en sonunda da yeşile dönüp sabit yanmaya devam edecektir. Tabii renkler modelden modele değişebilir ama sistem böyle.

    Link ışığının yanması İnternet’e bağlı olduğunuz manasına gelmez, hattınızın ADSL’e açık olduğunu ve modemin bunu tespit ettiğini gösterir. Eğer, örneğin kullanıcı adınızı yanlış yazarsanız link ışığı yanmasına rağmen IP alamaz ve nete çıkamazsınız.

    Yukarıdaki ayarları tamamlamışsanız explorer’ı açıp, sörfe başlayabilirsiniz.

    DNS meselesi

    DNS benim için bir mesele değil, tahminimce sizin içinde değil, ama ADSL’e bağlanınca böyle bir derdiniz olabilir.

    www.yahoo.com yazdınız enter’a bastınız, bilgisayarınız öncelikle DNS server’a gidip “bana www.yahoo.com’un IP adresini ver” der ve bu ip adresi ile www.yahoo.com’a bağlanırsınız.DNS server dediğimiz çoğunlukla size İnternet servisi veren sağlayıcının sunduğu bir hizmettir. Ancak Türk Telekom’un DNS server’ları ya çok yavaştır ya da düzgün çalışmaz. Varolduğunu bildiğiniz (başka yerlerden sorunsuz girdiğiniz) web sitelerine “web sitesi bulunamadı” mesajı sonrasında ulaşamazsınız. Bu ADSL’in ilk günlerinden beri çok karşılaşılan bir durum. Eğer siz ilk ayarlarla böyle bir problem yaşamadan normal çalışıyorsanız, problem yok demektir, aynen devam edin. Ancak bu gibi sorunlar yaşıyorsanız, Türk Telekom’un dns server’larını kullanmak zorunda değilsiniz. Modem ayarlarınızda çalıştığını bildiğiniz diğer DNS server adreslerini girebilirsiniz.

    Sabit IP (Almalı mı, almamalı mı?)

    İnternet’e bağlandığınızda dünyada bir eşi olmayan bir IP adresi bilgisayarınıza atanır. Böylece sizin bilgisayarınız İnternet üzerindeki diğer bilgisayarlarla haberleşebilir. Hangi yöntemle bağlanırsanız bağlanın bu geçerlidir. Dial-up olarak bağlandığınızda bağlı kaldınız süre size ait olan bir ip numaranız olur, düşüp tekrar bağlandığınızda ise farklı bir ip alırsınız.

    Servis sağlayıcıların sahip oldukları belli ip aralıkları vardır. Kendisi üzerinden hizmet alan müşterilerine bu ip aralığında ip dağıtırlar.

    ADSL’e başvurduğunuzda isterseniz ücretsiz olarak (en azından şu an için böyle) sabit ip’ye sahip olabilirsiniz. Bu şu anlama gelir, ADSL bağlantısını her yaptığınızda 81.251.1.250 gibi sabit bir ip adresi bilgisayarınıza atanacak, bağlantıyı kesip tekrar kursanız da aynı ip adresini alacaksınız.

    Peki bunun avantajı veya dezavantajı nedir? Dışarıdan başka İnternet kullanıcılarının sizin bilgisayarınız üzerindeki bir servise (mesela kendi makineniz üzerinde tuttuğunuz web sitesine) ulaşmalarını istiyorsanız sabit ip’ye sahip olmak daha kullanışlıdır. Ip adresinizi arkadaşlarınıza veya her kim kullanmak istiyorsa onlara verirsiniz ve diğer İnternet kullanıcıları web gezginlerini açıp sizin ip adresinizi yazdıklarında, karşılarına sizin bilgisayar üzerinde çalışan web sitesi gelir.

    Sabit ip’niz olmasa da kendi makinenizde web sitesi sunabilirsiniz, ancak ADSL bağlantınız kesip, tekrar bağlandığınızda farklı bir ip adresi alacağınızdan yeni ip adresinizi arkadaşlarınıza bir şekilde iletmeniz gerekir. Hatta sabit ip’niz varsa, bir domain ismi alıp (benimsitem.com gibi), sonra da sabit ip’nizi bu adrese tanımlarsanız, ip adresiyle değil, benimsitem.com yazarak da sizin bilgisayarınıza ulaşabilirler.

    Hımm, güzel bir şey bu sabit ip, hem de bedavaymış neden almayalım ki, diye düşünebilirsiniz. Ancak İnternet üzerinde sabit bir ip’ye sahip olmak, kötü niyetli kişilerin de sizi her zaman aynı adreste bulabilmesi manasına gelir. Ayrıca, bir şekilde bu ip adresi bazı sitelere girmekten engellenirse yani banlenirse, eliniz ayağınız bağlı kalır.

    Sonuç olarak, öyle web sitesi, mail server’la falan işim olmaz, ben doğru düzgün İnternet’e gireyim bana yeter diyorsanız, sabit ip almanın size getireceği bir avantaj bulunmuyor. Ancak özellikle işyerleri için, kendi mail server’larına sahip olacak, web sitesini kendi bilgisayarı üzerinden dünyaya açacak yerler için sabit ip alınabilir.

    Aslında sabit ip almasanız da, sabit ip’nin sunduğu imkanlardan faydalanmanızı sağlayan bir sistem mevcut, şimdi bunu inceleyelim.

    Dinamik DNS

    http://www.noip.com bu adres size bir şey ifade ediyor mu? Etmiyorsa bile okumaya devam edin, pişman olmayacaksınız.

    Az önce sabit ip’nin ne olduğunu, avantaj ve dezavantajlarını anlatmaya çalıştık. Sabit ip meselesi aslında ADSL özelinde bir konu değil, dial-up da bağlansanız, kablonet’de kullansanız sonuç değişmiyor. Bir çok kişi kendi bilgisayarı üzerinde bazı İnternet servisleri kullanmak veya en azından dışarıdan evindeki bilgisayarına ulaşmak istiyor.

    Ancak sabit ip’niz yoksa, dışarıdan bağlanmak zorlaşıyor, çünkü siz en son baktığınızda gördüğünüz ve not ettiğiniz ip adresiniz, bağlantınız bir ara kopup tekrar geldiğinde değişmiş olabilir. İşte sabit ip’ye sahip olmayanların, sabit ip’ye sahip olmanın rahatlığını yaşaması için sunulan bir servis var: dinamik dns.

    Sistem basitçe şöyle işliyor: Bu servisi sunan web sitelerinden birisine gidiyorsunuz (noip.com mesela), kayıt olup kullanıcı adı-şifre alıyorsunuz. Kayıt esnasında size bir subdomain veriyorlar (benimismim.noip.com gibi). Bu subdomain sizin bilgisayarınıza (o an geçerli olan ip adresinize) yönlendiriliyor. Sonra da web sitesinden ufak bir program indiriyorsunuz. Programı bilgisayarınıza kurup, sitede tanımladığınız kullanıcı ve şifrenizi girince ayarlamalar bitmiş oluyor.

    Sizin bilgisayarınızda çalışan bu program sürekli olarak sizin ip adresinizi kontrol ediyor. IP adresiniz değişince noip.com’a bildiriyor, noip.com’da sizin subdomain’e bağlı ip’yi değiştiriyor. Sonuçta benimismim.noip.com sürekli sizin bilgisayarınızın ip’sini veriyor.

    Dinamik DNS güzel bir imkan olsa da, eğer kendi bilgisayarınız üzerinde bir takım servisler vermeyi düşünüyorsanız, en başta sabit IP almak en akıllıcası gibi gözüküyor.

    Güvenlik/Firewall

    Güvenlik ve kullanılabilirlik aslında birbirine zıt kavramlardır. En güvenli sistem dışarıyla hiçbir bağlantısı olmayan sistemdir. Ancak o zaman da, kullanılabilirliği sıfıra iner. O zaman güvenlik ve kullanılabilirlik dengeli bir şekilde ayarlanmalı ve hem yapmak istediğimiz işi yaparken, hem de güvenliğimizi mümkün olan en üst düzeyde tutmalıyız.

    7/24, üstelikte yüksek hızda İnternet’e bağlı bir sistem sürekli tehdit altındadır. Oturup güvenlik loglarına baktığımızda aşağı yukarı her on dakika da bir birilerinin port taraması veya benzeri yöntemlerle sistemimize ulaşmaya çalıştığını görürüz.

    ADSL bağlantısına karar veren bir kullanıcı, hele ki bir iş ortamında birden fazla bilgisayarı bağlayacaksa güvenlik konusunu iyice düşünmelidir. Güvenlik çok boyutlu bir konu olduğu için burada ayrıntılı olarak incelememiz mümkün değil. Ancak en azından alacağınız ADSL modemde kolay ayarlanabilir bir firewall olmasına dikkat edin ve modemi kurarken bu firewall’ı inceleyin, varsayılan ayarlarının sizin için yeterli olup olmadığına dikkat edin. Mümkünse, firewall içinde önce tüm iletişimi kısıtlayıp, sonra adım adım kullandığınız servisler için gereken portları (ama sadece gerekenler) açın. Sadece modem üzerindeki firewall’a güvenmeyin, bilgisayarınıza da mutlaka iyi bir firewall ve sürekli güncellenen bir antivirus kurun.

    Windows XP kullanıyorsanız Servis Paketi 2’yi yüklemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. İşletim sistemi güncellemelerini otomatiğe alın ve sürekli güncel kaldığınızdan emin olun.

    Her modemin firewall ayarı farklı farklı olduğu için size standart bir ayar vermem mümkün değil, ancak altta örnek olması için Alcatel Speed Touch ADSL modemin firewall ayarlarını veriyorum. Tabii ki bu benim ihtiyaçlarıma göre ayarlanmış, sizin ki farklı olabilir.

    Firewall eğer “Packet Firewall” özelliğine sahipse, sisteme giren ve çıkan her ip paketini inceler ve sizin oluşturduğunuz kurallara göre izin verir veya vermez.

    Yukarıdaki listede, kurallar üstten aşağıya doğru taranıyor. Ip paketi bu kurallardan birisine uyuyorsa izin veriliyor, en alttaki kural “drop/iptal etl” komutu ile ile yukarıdan aşağıya doğru hiçbir kurala uymayan paketi siliyor.

    İnternet’e bağlı makineların temel servisleri (http, ftp, mail https vb.) kullanabilmesi için ilk iki kuralı tanımlamışım. Çünkü bu servisler 13-443 arası portları kullanıyorlar. Aşağıda sık kullanılan bazı protokollerin portlarını veriyorum:

    HTTP 80

    HHTPS 443

    FTP 20 ve 21

    SMTP 25

    POP3 110

    NNTP 119

    Uzak Masaüstü (Terminal Servisleri) 3389

     

    İlk kuralı inceleyelim:

     

    Source (paketin geldiği yer) Destination (paketin gittiği yer) Protocol Action (yapılacak şey)
    Lan (yerel ağ) Wan (İnternet) 13-443 arası portlar (tcp) Accept (izin ver)

     

     

    İlk kural; yerel ağ’dan gelen, internete doğru 13-443 arası portlara giden tcp paketlerine izin ver diyor.

     

    İkinci kurala bakalım:

     

    Source (paketin geldiği yer) Destination (paketin gittiği yer) Protocol Action (yapılacak şey)
    Wan (İnternet) Lan (yerel ağ) 13-443 arası portlar (tcp) Accept (izin ver)

     

    İkinci kural ise, birincinin tersi gibi, İnternet’ten 13-443 arası portlardan gelen tcp paketlerinin yerel ağa geçmesine izin ver diyor.


    Şimdi bu noktada ufak bir bilgi verelim, bir bilgisayar üzerindeki servislere ilgili servisin portundan bağlanıyoruz. Örneğin web sunuculara 80 numaralı porttan bağlanıyoruz. Ancak aslında web sunucu da bizim bilgisayarımıza 1024-65536 arası rastgele bir porttan bağlantı kuruyor. Firewall, her paketi incelediği için bağlantıya çift yönlü olarak izin vermeliyiz.

    Örneğin yerel ağı İnternet’te 80 numaralı porta açmak için aynı zamanda web sunucunun içerideki makinelere doğru erişimini de tanımlamalıyız. Bazı firewall’lar bu geri dönüş bağlantılarını ya hiç kontrol etmezler veya kuralı kendisi otomatik oluştururlar. Biz burada bunu da tanımlamışız.

    ADSL modeminiz üzerindeki firewall sizin için yetersizse veya daha ayrıntılı ayarlamalar yapmak istiyorsanız, yerel ağınızla ADSL arasına üzerinde Firewall/Proxy yazılımı (ISA Server gibi) çalışan bir bilgisayar koyup, onun üzerinde çok daha ayrıntılı ayarlamalar yapmanız mümkün olabilir.

    Nat/Pat

    Yok, yok bir yazım hatası söz konusu değil, bu bölümün başlığı gerçekten nat/pat. Hayır, size saçma bir Japon çizgi filminden bahsedecek değilim, nat ve pat bizim işimize yarayan ağ teknolojilerinin isimleri ve birazdan kısaca tanıyacağız.

    Nat, Network Address Translation kelimelerinin kısaltması. Bunu "ağ adresi çevrimi" gibi Türkçeleştirebiliriz. Nat şöyle ortaya çıkmış, 90'lı yılların sonlarına doğru, ip adres blokları hızla tükenmeye başlamış. Yani A, B ve C sınıfı gerçek ip adresleri İnternet'in çok hızlı büyümesiyle, isteyen kurum ve kuruluşlara dağıtıldıkça bu gidişle dağıtılacak ip adresi kalmayacağı farkedilmiş. 100-150 Pc'den oluşan bir bilgisayar ağının İnternete çıkabilmesi için her bir Pc'ye ayrı ve gerçek bir IP adresi vermek yerine, İnternet ile yerel ağ arasında aracılık görevi gören bir yönlendiricinin gerçek IP adresine sahip olması ile tüm yerel ağın İnternet'e çıkabileceği nat sistemi geliştirilmiş.

    Yerel ağdaki bilgisayarlar Nat yapan bilgisayarı/yönlendiriciyi varsayılan ağ geçidi olarak görürler. Böylece İnternet'e doğru her paketi bu cihaza yollarlar. Nat yapan makina, kendine gelen bu IP paketlerinin "kaynak IP adresi" bölümünü değiştirip, kendisinin gerçek IP adresini yazar ve İnternet'e gönderir. Bu paketin cevabı İnternet'ten geldiğinde de, en başta bu paketi gönderen yerel ağdaki PC'ye bu paketi iletir. Böylece yerel ağdaki bilgisayarlar kendileri gerçek bir İnternet IP adresine sahip olmasalar da, İnternet'e çıkabilmiş olurlar.

    Pat, "Port Adress Translation" ise Nat yapan yönlendiricilerin yapabildikleri diğer bir iştir. Eğer İnternet üzerinden iç ağa doğru beklenmeyen (yani iç ağdan yapılmış bir isteğin cevabı olarak değil) bir talep gelirse, Pat yapan yönlendirici önceden ayarlandığı gibi bu isteği içerideki bir bilgisayara iletir.

    Örneğin, sizin iç ağda 10.0.0.1 gibi bir IP adresine sahip bir web sunucunuz varsa ve İnternet'ten bu bilgisayarın üzerindeki web sitesine ulaşılabilmesini istiyorsanız, aradaki yönlendirici cihazda (ADSL router mesela) Pat ayarlarını yaparsınız.

    "Dışarıdan (İnternet'ten) 80 numaralı porta gelen istekleri, iç ağdaki 10.0.0.1 IP adresine sahip bilgisayarın 80 numaralı portuna yolla" dersiniz.

    İçeride çalışan servisin kulladığı port veya portları bu şekilde yönlendirici üzerinde Pat'ladıktan sonra, firewall üzerinden de ilgili portların iç ağa doğru açılması gerekir.

    Eğer uzak masaüstünü kullanarak bilgisayarınıza dışarıdan bağlanmak istiyorsanız, 3389 TCP portunu içerdeki Pc'nin yerel IP adresine (192.168.16.3 gibi) Pat yapmalı ve bu portu firewall'da açmalısınız.

    Kendi makinanıza FTP server kurmak ve dışarıdan bağlantıya izin vermek için 20 ve 21 TCP portlarını aynı şekilde ayarlamalısınız.

    Gerçek hızımız nedir?

    ADSL’e bağlandık, hemen sık sık girdiğimiz birkaç web sitesini gezdik, “vay bee, baya hızlıymış hani” diye söylendik, şimdi de broadband yani genişbant internetin nimetlerini tanıma vakti geldi.

    Öncelikle normal sörf hızınızda belirgin bir artış hissedeceksiniz ayrıca önceden, yani dial-up olarak bağlandığınızda hiç kullanamadığınız on-line video v.b. hizmetleri kullanabilir hale geleceksiniz.

    Aşağıdaki sitelere göz atmakla başlayabilirsiniz:

     

    http://video.msn.com/

    www.yayinonline.com

    http://www.bbc.co.uk/broadband/

     

    Ayrıca Winamp’ın en son sürümünü indirip onun içinden canlı radyo ve tv kanallarını izleyebilirsiniz (www.winamp.com).

    İş dosya indirmeye gelince bir çok seçeneğiniz var, dosya indirme ve paylaşım programlarıyla ilgili başka bir yazımız olacak, ancak dosya indirirken bir çok kullanıcının kafası karışıyor, bazı noktalara açıklamaya çalışalım.

    Önce kavramları tanıyalım:

    kilo (k) = 10 ^ 3 = 1,000 (bin)
    mega (M) = 10 ^ 6 = 1,000,000 (milyon)
    giga (G) = 10 ^ 9 = 1,000,000,000 (milyar)
    tera (T) = 10 ^ 12 = 1,000,000,000,000 (trilyon)

    k = kilobit
    K = Kilobyte

    “k” harfine dikkat! Küçük yazıldığında “kilobit”, büyük yazıldığında ise “Kilobayt” manasına geliyor.

    1 bayt=8 bit, bu durumda:

    56 kbit = 7 Kbayt (Normal modemlerde teorik olarak görebileceğiniz en yüksek indirme değeri budur.)

    128 kbit = 16 Kbayt
    256 kbit = 32 Kbayt
    512 kbit = 64 Kbayt
    1024 kbit = 128 Kbayt
    2048 kbit = 256 Kbayt

    Satın aldığınız ADSL hattı ile yapabileceğiniz maksimum indirme oranını hesaplarken, kısaltmalara ve bit/byte ayrımına dikkat etmemiz gerekiyor.

    Örneğin 512 kb/s (kilobit/saniye) ADSL hattınız varsa, 8 bit = 1 byte olduğuna göre;

    512/8= 64 KB/s (Kilobyte/Saniye) indirme yapabilirsiniz. Bu 512 kbps bir hat üzerinde en iyi şartlarda 1 Megabayt bir dosyanın;

    1024 Kbayt / 64 Kbayt/Saniye = 16 saniyede indirilebileceğini gösteriyor.

    Diğer bir nokta ise veri depolamada kullanılan değerlerle veri aktarımında kullanılan değerlerin biraz farklı olmasıdır. Veri depolama, harddisk veya dosya boyutu belirtilirken, ikilik sistem değerler kullanılır:

    1 Kilobyte (K / KB) = 2^10 byte = 1,024 byte gibi.

     

    Ancak veri aktarım ile ilgili değerler onluk sistemdedir:

    1 Kilobyte (K / KB) = 10^3 byte = 1,000 byte

    Bu bilgilerin yanı sıra bağlantı hızınızı test edebileceğiniz bir adres bulunuyor:

    http://speedtest.ttnet.net.tr/

    Sorular/Cevaplar

    ADSL ne anlama geliyor?

    Asymmetric Digital Subscriber Line / Asimetrik sayısal abone hattı.

    ADSL ile DSL arasındaki fark nedir?

    ADSL bir çeşit DSL’dir. Veri alım kapasitesi gönderim kapasitesinden farklı olduğu için asimetrik olarak adlandırılmıştır. DSL’in HDSL, SDSL gibi başka çeşitleri vardır.

    ADSL nedir, nasıl çalışır?

    ADSL telefon telleri üzerinden yüksek hızda veri aktarımı yapmak için geliştirilmiş bir bağlantı teknolojisidir.ADSL normal 56k modemlerden farklı olarak çok daha geniş bir frekans aralığını kullanarak normal modeme göre çok daha yüksek hızlara ulaşabilir.

    ADSL’i kullandığım sırada telefonla da görüşebilir miyim ?

    Evet. ADSL telefon hattının kullandığı frekans aralığının dışında çalıştığı için, aynı anda hem ADSL’i hem de telefonu kullanabilirsiniz. Siz İnternet’te gezerken birisi sizi telefonlar ararsa, telefonunun meşgul gözükmez, telefon çalar, açıp konuşabilirsiniz.

    ADSL aldığımda telefon görüşmelerim bedavaya mı gelecek?

    Hayır. Telefon görüşmeleriniz için aynen eskisi gibi ücret ödeyeceksiniz. Ayrıca ADSL bağlantısı için aylık sabit bir ücret ödeyeceksiniz. Ancak eskiden normal modemle bağlandığınız için gelen ücret ortadan kalkmış olacak.
     

    ADSL ile neler yapılabilir?

    56k modeminizle yaptığınız her şeyin yanı sıra, çok daha hızlı sörf deneyimi, on-line oyunları çok daha düşük gecikmeyle oynayabilme, dosya indirirken maillerini okuyabilir, bir yandan da web’te gezebilirsiniz ve hala 56k modem bağlantısına göre daha hızlı sonuç alırsınız.
    İnternet üzerinden video seyredebilir, on-line tv ve radyoları dinleyebilirsiniz.

    Machintosh/Linux kullanıcıları ADSL kullanabilirler mi?

    Evet. Ethernet bağlantılı bir modem almaları daha uygun olur.

    Türk Telekom’un sınırlı indirmeli ADSL bağlantı seçeneği hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Bu tamamen sizin İnternet’i nasıl kullandığınızla ilgili bir durum. En düşük bağlantı seçeneği için konuşursak, 256Kbps hız için sınırsız bağlantıda 49 YTL öderken, sınırlı bağlantıda bu 29 YTL’ye düşüyor. Aylık 20 YTL'lik fark önemli.

    Eğer akşamdan akşama maillerini okuyan, birkaç web sitesinde gezen bol bol chat yapan birisiyseniz, bu seçenek sizin için uygun. Kaldı ki, 3 GB indirme sınırını aşsanız bile bağlantınız kesilmiyor, sadece indirdiğiniz MB başına 1 YKR ödüyorsunuz.

    Ancak E-mule, Kazaa gibi indirme programlarını kullanan ve “akşam makinayı download’a bıraktım, 20 saattir açık abi” gibi cümleler kuran bir tipseniz, 3 GB sınırı kesinlikle yeterli olmayacaktır.

    Aşağıda değişik İnternet kullanımlarının ortalama ne kadar veri aktarımı ile yapıldığını bulabilirsiniz. Buradan hesaplamanızı yapıp ona göre karar verin.

    Web’de dolaşma = 10MB/saat
    Ortalama bir müzik vidyo klibini indirseniz = 13MB.
    Counterstrike benzeri bir on-line oyunu oynama = 10-12MB/saat
    Radyo dinlemek = 18MB/saat.
    İnternet üzerinden video seyretmek =150MB/saat.
    Ortalama boyutta 300 e-posta = 2 MB (Postalara eklenen dosyalar boyutu arttırabilir.)
     

    Aşağıda konu ile ilgili çeşitli web sitelerine ulaşabilirsiniz:

    Firmalar:

    http://www.adslbilgi.com/default.asp

    http://www.dslturk.com/

    http://www.elkotek.com.tr/adsl.asp

    http://www.zyxel.com.tr/new/zyxel/product/dsl/dsl.htm

    Bilgi siteleri:

    http://www.darkhardware.com
    http://www.adslguide.org.uk
    http://www.telekom.gov.tr/webtech/default.asp?sayfa_id=190
    http://www.dslreports.com
    http://www.dslforum.org/about_dsl.htm?page=aboutdsl/tech_info.html
    Türkiyede internetin tarihi.
    http://www.istis.unomaha.edu/isqa/wolcott/gdi/TURK_PUB.pdf

  •  
     
      Bugün 130 ziyaretçikişi burdaydı!  
     
    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol